24 Ocak 2025 Cuma
DOLAR 35.68 ₺
EURO 37.54 ₺
STERLIN 44.60 ₺
G.ALTIN 3,181.77 ₺
BTC 103,417.44 $
ETH 3,317.82 $
BİST 10,104.85
ads
ads

‘Yangın gibi felaketlerden kurtulan çocuk ve ebeveynler için psikolojik destek önemli’

Yerelİstanbul 4
Yayınlama: 24 Ocak 2025 Cuma 09:46 Kaynak: Demirören Haber Ajansı

‘Yangın gibi felaketlerden kurtulan çocuk ve ebeveynler için psikolojik destek önemli’
ads

İSTANBUL,(DHA) - KLİNİK Psikolog Dr. Esra Gül Koçyiğit, "Yangın, deprem gibi felaketler, güvende olma duygusunu kişide ileri derecede yıpratır ve güvende olma hissini zedeler. Kartalkaya'da yaşanan yangın toplumda sarsıcı bir etki yarattı. Özellikle bu felaketi yaşamış, yakınlarını kaybetmiş insanlara travmayı atlatmaları için davranış şekli önemli. Psikolojik travma tepkileri, yaşanan yangının hemen ardından ortaya çıkabileceği gibi gecikmeli olarak daha sonraki zamanlarda da ortaya çıkabilir" dedi.

Psikolojik travma tepkilerinin şiddeti ve yoğunluğunun kişiden kişiye değişiklik gösterebildiğini ifade eden Altınbaş Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Klinik Psikolog Dr. Esra Gül Koçyiğit, “Travmatik olaylar sonrası yetişkinler gibi çocuklar da psikolojik travma yaşayabilirler. Bu dönemde psikolojik ilk yardım desteği alınmasının hastalığın etkilerini azaltır. Yarıyıl tatili nedeniyle aileleriyle olan çok sayıda çocuk ve genç bu travmayı yaşadı. Birçok çocuk da televizyon başında ya da ellerindeki telefonlardan kontrolsüzce yangın ve çaresiz insan görüntülerine maruz kaldı. Bu görüntülerin çocuklar üzerindeki etkileri bize en çok iletilen sorulardır" diye konuştu.

Dr. Esra Gül Koçyiğit, destek ve sağaltım sürecinde esas olanın, kişide ileri derecede yıpranan güvende olma duygusunun yeniden tesisi ve geri kazanımı olduğunu belirtti. Koçyiğit, bu kazanım, pek çok psikolojik belirtinin sona ermesini sağlayacak ve pek çoğunun sağaltımını kolaylaştıracak etki gösterdiğini dile getirdi. Koçyiğit, özellikle çocukların üzerinde kalıcı etki bırakmaması için yapılacaklara değinerek şu önerilerde bulundu:

"Bu felaketlere şahit olan çocuklar aynı soruyu tekrar tekrar sorabilir. Bu durum çocuğun güvende olduğundan emin olmak için kullandığı bir yöntemdir. Bıkmadan, sabırla tüm sorularına cevap verilmelidir. Bu nedenle çocuklara artık güvende oldukları söylenebilir. Bu yaşanılanların kimsenin suçu olmadığı ifade edilebilir. Çünkü zihinsel gelişim açısından yeterli olgunluğa ulaşmamış çocuklar bu tür olayların kendi düşüncelerinden meydana geldiğini de düşünebilirler. Kendilerini suçlu ve çaresiz hissedebilirler. Hayatta her şeyin kontrolümüz altında olmadığı ve kontrolümüz dışında gelişen olaylarda bizim sadece önem alabileceğimiz anlatılmalıdır."

Dr. Esra Gül Koçyiğit, çocukları televizyon ve dolayısıyla haberlerden tamamen uzak tutmanın mümkün olmadığını dile getirdi. Ancak çocuğun izlediği televizyon programlarına sınır konulması konusunda uyarılarda bulunan Koçyiğit, "Aşırı korkutucu veya aşırı duygusal haberler yerine gerçek haberlerin aktarıldığı televizyon programlarını ebeveynin/bakım verenin nezaretinde izlenmesi sağlanabilir. Bu haberler felaketlere karşı önlem almamız için bize bilgi amaçlı veriliyor. Yangın anında ne yapmamız gerektiğini öğrenmemiz bizi korur" dedi.

ads

Dr. Koçyiğit, ebeveynin/bakım verenin de sağlık durumunun önemli olduğunu söyleyerek "Yalnızca çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanması ve kendi ihtiyaçlarını ihmal etmesi uygun değil. Beslenme, sağlık, duygusal ihtiyaçlar gibi konularda ebeveynler kendine bakım verebildiğinde çocuklarına da daha faydalı olabileceğini bilinmelidir" ifadelerini kullandı.

'AİLECE BİR ARADA KALINMALI'

Yaşanan travmanın atlatılmasında mümkün olduğunca ailece bir arada kalınmasını tavsiye eden Koçyiğit, şöyle konuştu:

"Çocuğun yeme-içme, uyuma gibi fiziksel ihtiyaçları mümkün olan en kısa sürede felaket öncesi dönemdeki rutine dönmelidir. Bu sayede çocuk kendini daha güvende hissedecektir. Ebeveyninden ayrılma endişesi yaşayan çocuklara destek sağlanarak güven duyup rahat hissetmeleri sağlanmalıdır. Bu süreçte hem ebeveynin hem de çocuğun çevresindeki önemli kişilerin iyi birer dinleyici olmaları gerekmektedir. Çocuğun anlatmak istediklerini dikkatli ve sakin bir şekilde sabırla dinlemek çocuğun duygularını aktarmasında çok önemlidir. İmkanlar el verdiğince çocuklara oyuncaklı ortamlar hazırlanmalıdır. Özellikle baba, anne, kardeş, arkadaş, ev, itfaiye, polis, doktor, ambulans, hastane gibi kişi ve nesneleri temsil eden oyuncakların bulunmasına özen gösterilmelidir. Çocuklar, çocuksu doğallıklarıyla gerilimlerini oyuna yansıtarak deşarj olurlar. Çocukla bire bir konuşulabilir. Hikâye yazdırılabilir. Korkularından bahseden çocuklara korkuları ile ilgili resim yaptırılabilir. Bununla birlikte kendisini kurtarmaya gelen itfaiye ekibi, gönüllü çalışanları da resmetmeleri konusunda cesaretlendirilebilir. Kolaj çalışmaları gibi sanat etkinlikleri de yaptırılabilir. Yangına maruz kalmış diğer kişilere veya kendini kurtarmaya gelmiş kişilere mektup yazmak gibi çalışmalar için desteklenebilir. Çocuğun kendisini ifade etmesi konusunda ebeveyn/ bakım verenleri tarafından desteklenmeli ancak bu konuda çocuk zorlanmamalıdır. Bazı çocuklar olayla ilgili daha çok konuşurken bazıları olayın sadece bir kesiti hakkında konuşabilirler. Ayrıca çocukların yaş ve gelişim düzeyi de dikkate alınmalıdır. Gelişimsel anlamda 5 yaş altındaki çocuklar çok fazla şey söylemezler. 6-9 yaşlardaki çocuklar bazı şeyleri konuşabilecek kadar hazırdırlar. 10 yaş ve üzerindeki çocuklar daha fazla konuşmaya uygundurlar."

'ÇOCUKLAR CESUR OLMAK ZORUNDA DEĞİL'

Çocuklara beklenmedik durumlar karşısında üzülmenin normal olduğu söylemek gerektiğini aktaran Koçyiğit, "Çocukların ağlamalarına da, üzgün olmalarına da fırsat verilmelidir. Çocuklar cesur olmak zorunda değillerdir. O nedenle 'sen cesur bir çocuksun korkmamalısın' gibi ifadelerden kaçınılmalıdır. Olumlu gelişmelerden de bahsedilmelidir. Birçok kişinin de bu tip felaketler yaşayıp ama zarar görmediğini, yararlananların da hızlıca iyileştiğini, yaşanmış kahramanlık hikayelerinden de bahsetmek gerekmektedir. Çocuğun kendini güvende hissetmesini sağlarken, 'Asla bir daha olmayacak' gibi kesinliği olmayan cümleler kurmamak gerekmektedir. Çocuğun bu dönemde gerileme davranışları olabilir. Örneğin; daha önce tuvalet alışkanlığını kazanmış veya parmak emme gibi davranışları olmayan çocuklarda afet sonrası alt ıslatma, parmak emme gibi davranışlar görülebilir. Bu konuda çocuğu eleştirmemek, olumsuz tepkiler göstermemek gerekmektedir. Çocuğa güven duygusunu oluşturmanın bir yolu da kötü bir durum olduğunda ne yapması, nereye gitmesi konusunda bir plan yapmaktır. Çocuğun bilgilerin içeren bir kağıdın yazılı olduğu küçük bir cüzdan temin edilebilir. Çocuğa mutlaka birilerinin kendisiyle ilgileneceği söylenebilir" dedi.

Koçyiğit, “Çok uyumak veya uykusuzluk gibi uyku değişiklikleri, kabus görme, yemek yeme de değişiklikler, iştah kaybı veya çok yeme, sık sık ağlama, karın ağrısı, bağırsaklarla ilgili şikayetler, aşırı yorgunluk ve irritabilite, önceki keyif aldığı şeylerden zevk alamama, dikkat ve konsantrasyon güçlüğü, aşırı derecede ayrılık anksiyetesi, umutsuzluk hissetme gibi belirtiler varsa ve çocukta görülen bu belirtiler 4-6 haftadan daha fazla sürüyorsa profesyonel yardıma başvurulmalıdır" ifadelerini kullandı.

ads
İlk Yorumu Sen Yaz
code