Trump, 2024 seçimlerinde yeniden seçilerek ABD'nin 47. başkanı oldu. Bu yazıda, seçilmesi sonrası dünya genelindeki siyasi ve ekonomik etkilerini, ayrıca Türkiye üzerindeki potansiyel yansımalarını ele alacağız. Trump, seçim öncesinde dikkat çeken ve çarpıcı vaatleriyle ipi göğüslemeyi başardı. Seçiminde en önemli faktörlerden biri ekonomi oldu.
Ülkedeki ekonomik yönetimden duyulan memnuniyetsizlik, vergi indirimleri, enerji fiyatlarının düşürülmesi ve işsizliğin azaltılması gibi vaatleri seçmenler üzerinde olumlu bir etki yarattı. Kaçak göçmenlerle mücadele edeceğini ve sınırları daha sıkı bir şekilde kontrol edeceğini söylemesi, göçmen karşıtı politikalar isteyen kesimler tarafından büyük ilgi gördü.
Ortadoğu’daki çatışmaları sona erdireceğini belirten Trump, savaş karşıtı seçmenlerden de destek aldı. Seçim sürecinde Gazze savaşına dair sert açıklamalarda bulunan Trump, Ortadoğu için barışçıl çözümler önerdi. Bu politikanın Türkiye'ye olası etkileri ise karmaşık olabilir. Trump’ın Ortadoğu’daki etkinliğini artırma isteği, Türkiye’nin bölgedeki rolünü yeniden gözden geçirmesine yol açabilir. Ayrıca, Filistin-İsrail meselesinde Türkiye ile ABD arasında yaşanabilecek görüş ayrılıkları, ikili ilişkilerde gerilimlere neden olabilir.
Trump ayrıca ABD'yi kriptonun merkezi yapmayı hedeflediğini ve sosyal yardım vergilerini kaldırmayı planladığını belirtti. Araç kredileri üzerindeki faiz oranlarında vergi indirimine gitme vaadi, yerli otomobil üretimini teşvik etme girişimleriyle iç piyasada olumlu karşılık buldu. Bu gelişmeler, Türkiye’nin ABD’ye olan ihracatında ve finansal politikalarında yeni stratejiler geliştirmesini gerektirebilir.
Trump, ABD başkanının FED’in para politikalarında söz sahibi olması gerektiğini düşünüyor ve faizlerin düşürülmesini savunuyor. Bu düşünceler ABD iç piyasalarında olumlu bir tablo olarak algılanabilir, ancak ABD’nin faiz oranlarında yapacağı indirimlerin küresel piyasalar üzerinde dalgalanma yaratması bekleniyor. Bu dalgalanmanın Türkiye’ye etkisi ise dolar kurunda artış veya oynaklık şeklinde olabilir. Trump’ın düşük faiz politikası, gelişmekte olan ülkelerde doların değer kazanmasına yol açabilir, bu da Türkiye gibi ülkeler için dış borçlanma maliyetlerinin artmasına sebep olabilir.
Ticarete yönelik ek gümrük vergileri koyacağını belirtmesi, özellikle Çin menşeli ürünlere %50-60 oranında vergi tarifesi uygulaması, piyasalarda ters etki yaratabilir. Türkiye, ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşlarından dolaylı olarak etkilenen ülkeler arasında yer alıyor. Bu bağlamda, Trump’ın Çin’e karşı alacağı ekonomik önlemler, Türkiye’nin ticaret politikalarını da doğrudan etkileyebilir. Özellikle Türkiye’nin Asya ve Avrupa ile olan ticari ilişkilerinde yeni fırsatlar doğabilir veya zorluklar yaşanabilir.
Trump'a en büyük desteklerden birini Elon Musk sağladı. Musk, seçim sürecinde sosyal medya aracılığıyla Trump’a destek verdi ve finansman sağladı. Tesla'nın yıllık araç üretimini 2 milyondan 10 milyona çıkarmayı hedeflediği bir dönemde, Trump’ın iç üretime destek vermesi ve ithal ürünlere sınırlamalar getirmesi, bazı otomobil üreticilerini olumsuz etkileyebilir. Türkiye’deki otomobil üreticileri ve otomobil yan sanayisi, ABD’de üretimin artması durumunda ihracatta zorluklarla karşılaşabilir. Ayrıca, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin otomobil üreticileri de bu yeni pazar dinamiklerine uyum sağlamak zorunda kalabilir.
Trump, inatçı bir karaktere sahip ve daha önce Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmesi gibi adımlar atarak fosil yakıtları desteklediğini göstermişti. Bu tavrını sürdüreceği açıkça görülüyor. Türkiye, yenilenebilir enerjiye büyük yatırımlar yaparken ABD'nin fosil yakıt politikalarına devam etmesi, Türkiye’nin yeşil enerji hedeflerini zorlaştırabilir ve iklim değişikliğiyle mücadele konusunda küresel çapta desteklenmeyen bir ortamda kalabilir.
Trump’ın savaşları sona erdirip erdiremeyeceği belirsiz olsa da, ABD’de kazandığı zaferin ona bir "kurtarıcı" rolü yüklediği aşikar. Gelecek yıllarda vaatlerini ne ölçüde gerçekleştireceğini yaşayarak göreceğiz. Trump’ın vaatlerini yerine getirerek savaşsız ve refah dolu bir dünya için üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirmesini umut ediyoruz. Türkiye açısından ise Trump'ın ikinci döneminde alacağı ekonomik, ticari ve dış politika kararlarının dikkatle izlenmesi ve bu kararlara karşı stratejik hamlelerin zamanında yapılması büyük önem taşıyor.