1) İMAMOĞLU'NDAN AHMET TÜRK'E ZİYARET
İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı ve Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, görevden uzaklaştırılan Ahmet Türk'ü Mardin'de ziyaret etti. İmamoğlu, "Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı olarak büyük bir mahcubiyetle kayyumu konuşuyoruz ve kayyuma karşı duruşumuzu, direncimizi, milletimizin seçme ve seçilme hakkının varlığını konuşuyoruz. Bu gerçekten üzüntü verici bir durumdur, başımızı öne eğen bir durumdur, bizi mahcup eden bir durumdur" dedi.
İmamoğlu'ndan Ahmet Türk'e ziyaret
Ekrem İmamoğlu, 4 Kasım'da İçişleri Bakanlığı tarafından görevden uzaklaştırılan Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'ü ziyaret etmek için Mardin'e geldi. İmamoğlu ile beraberindeki heyet, Mardin Prof. Dr. Aziz Sancar Havalimanı'nda Ahmet Türk, milletvekilleri Servet Mollaoğlu, Mahmut Tanal ve CHP İl Başkanı Mahmut Duyan ile partililer tarafından karşıladı. Derik ilçesine bağlı kırsal Atlı Mahallesi'nde bulunan Ahmet Türk'ün evine geçen heyet, basına kapalı olarak toplantı gerçekleştirildi.
'BURASI EVİMDİR, HERKESE AÇIKTIR'
Toplantının ardından açıklamalarda bulunan Ahmet Türk, "Sayın başkanımız, bizi ziyaret etmek üzer Mardin'e geldiler. Gelişleri, bizleri ziyaret etmeleri büyük bir onur. Tabii ki Türkiye'deki gelişmeleri hepimiz dikkatle izliyoruz. Kayyum siyasetiyle bu ülkenin demokrasiye kavuşmasına imkan yok, olanak yok. Gönül isterdi ki barışçıl, kucaklayıcı bir sürecin gelişmesidir. Adaletin, eşitsizliğin ortadan kalktığı bir sürecin gelişmesidir. Hepimiz, demokrasiye inananlar, bunun çabası içindeyiz. İnanıyorum ki çok kısa bir sürede bu ülkede demokrasi gelir, halklarımız kucaklaşır, ötekileştirilen politikalardan vazgeçilir, adaletin ve eşitliğin olduğu bir düzen sağlanmış olur. Şunu da ifade etmek istiyorum; burası evimdir, herkese açıktır. Halil İbrahim sofrasıdır. Gönlünde barış yatan, bu ülkede kardeşliği, kucaklaşmayı esas alan herkesi misafir etmek istiyorum, davet etmek istiyorum" dedi.
'BİR BASİRETSİZLİK YAŞANMAKTA'
Ekrem İmamoğlu da "Kıymetli Ahmet Başkanımıza, eş başkanına ve Mardin'in bütün belediye yöneticilerine elbette geçmiş olsun duygularımızla buradayız. Çok kıymetli Türkiye Belediyeler Birliği'nin encümen üyelerimizin de bir kısmı bugün bizimle birlikte. Bu aslında kişisel bir ziyaretti. Ülkemizde yerelde güçlenmeyi, yerelde yetkilerin daha fazla olmasını konuşurken ne yazık ki uzun yıllardır tam tersine bir süreci yaşadık. Yerelde yetkiler kısıtlandı, hatta bugün Türkiye'de artık yerel yönetimlerin bütçeleri sadece maaş ödeme seviyesine kadar inecek şekilde bir basiretsizlik yaşanmakta. Şimdi bu sorunları çözmeyi, bu sorunları tekrardan iyileşmeye dönük bir seviyeye adım atmayı hesaplamak veya bu hedefleri koymak yerine ne yazık ki Cumhuriyetimizin 101'inci yıl dönümünde, ikinci yüzyılına güçlü bir adım atalım derken, daha ilk günlerinde kayyumu konuşuyoruz. Seçme seçilme hakkının gasp edilmesini, yok sayılmasını konuşuyoruz" diye konuştu.
'MEMLEKETİN VARLIĞI BİZİM ÖNCELİĞİMİZDİR'
İmamoğlu, "Bu ülkenin doğusu, batısı, güneyi, kuzeyi yok. İstanbul'un göbeğinde, gayri resmi nüfusuyla neredeyse 1 milyon 400 bin nüfusuyla Türkiye'nin en büyük nüfusa sahip ilçesinin kayyuma dönük bir süreçle buluşması, ardından kadim kültürün şehri, bu topraklarda herkesin bir arada yaşamasından onur ve gurur duyduğumuz, dünyaya örnek göstersek ilk 5'te belki bu topraklarda birkaç şehir vardır ama Mardin'de her inancı bulabilirsiniz, her etnik kökeni, her kültürü bir arada görebilirsiniz. Burada gururla, daha güçlü bir demokrasiyi, daha güçlü bir birlikteliği anlatacağımız yerde, bugün burada gerçekten Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı olarak büyük bir mahcubiyetle kayyumu konuşuyoruz ve kayyuma karşı duruşumuzu, direncimizi, milletimizin seçme ve seçilme hakkının varlığını konuşuyoruz. Bu gerçekten üzüntü verici bir durumdur, başımızı öne eğen bir durumdur, bizi mahcup eden bir durumdur. Türkiye Cumhuriyeti devletimizi, milletimizi, dünyaya ne yazık ki itibar noktasında kayba uğratan bir durumdur. İşte bütün bunlardan sıyrılmak adına bugün bir dayanışma içerisindeyiz. Burada bulunan hiçbir mevkidaşım, bir koltuk sevdası uğruna burada değildir. Tam aksine her birimiz bu ülkenin iyiliği, bu memleketin birliği, beraberliği, bölünmez bütünlüğü, bu güzel vatanın, bu cennet vatanın, her ferdine zenginlik yaşatmasını, hür ve özgür olmasını, her bebeğin, her çocuğun güvende olduğu bir memleketin varlığı bizim önceliğimizdir. Bunun olması için de gerçekten adalet, demokrasi çok önemli hususlardır. Bunun tesisi için sırt sırtayız, omuz omuzayız, birbirimize dayanışma içerisindeyiz" dedi.
'1 SİYASİ PARTİDEN RANDEVU ALAMADIK'
İmamoğlu, şöyle devam etti: "Türkiye Belediyeler Birliği encümeninde yaptığımız dayanışma ve destek açıklamamızın akabinde ülkemizin önemli siyasi partilerinin genel başkanlarını gezdik. 10 siyasi partinin genel başkanından bu uygulamanın hukuksuzluğuna dair, kötü olduğuna dair ve demokratik olmadığına dair, aynı fikirde olmasam da hatta seçilmesin diye mücadele etmiş olsam da Esenyurt ve diğer şehirlerde yapılan bu uygulamanın hukuksuz bir uygulama olduğunu, aşama aşama hukuksuzluğun işletildiğini, kayyum atama şekli hukuksuz, kayyum atama biçimi hukuksuz ki İstanbul'da yapılan tutuklama uygulamaları hukuksuz aynı zamanda meclisin de yok sayılması ayrı bir hukuksuzluk. Oranın da temsil edilmesine fırsat verilmesi ayrı bir hukuksuzluk şeklinde, 10 siyasi partinin de aynı dil ile hukuku savunmaları, demokrasiyi savunmaları değerlidir. Bir siyasi partiden randevu alamadık, gerçekleşmedi. Ama o siyasi partinin de açıkçası bu konuda çekimser kaldığını hissediyorum. O bağlamda şunu söyleyeyim. Bugün bu uygulamayı yapan iktidar ve iktidar mensuplarının da büyük bir bölümünün mahcubiyetini görüyorum. O partide siyaset yapan, vekillik yapan, bir kısım fanatik konuşan insanların dışında büyük bir mahcubiyet duyduklarını görüyorum. Dolayısıyla buradan iddia ediyorum ki belki de siyasi saiklerle konuya tam hakim olmadan bu süreci destekleyen, bu ülkede en fazla yüzde 20-25 insan vardır. Bu anladığında, bu konuyu hissettiğinde hiçbir zaman yüzde 5'in, 10'un üstüne çıkmayacak taraf bulacaktır bu. Bu durumda şunu söyleyelim. Türkiye yaptıklarıyla ve yapacaklarıyla, yakın coğrafyanın örnek aldığı bir bölgedir. O bakımdan burada atacağımız güçlü, iyileştirici ve birleştirici adımların yakın coğrafyamıza da bütün dünyaya da iyi geleceği sorumluluğunu taşımaktayız." (DHA)
Görüntü Dökümü
---------------------------
-İmamoğlu ve beraberindeki heyetin havalimanında karşılanmasından görüntüler
-İmamoğlu ve heyetin, Ahmet Türk'ün konağından geçmesinden görüntüler
-Kasrı Kanco konağından genel ve detay görüntüler
-İmamoğlu ve Türk'ün detay görüntüleri
-Ahmet Türk'ün konuşması
-İmamoğlu'nun konuşması
-Türk ve İmamoğlu'nun esnaf ziyaretinden görüntüler
-İmamoğlu ve Türk'ün kilise ziyaretinden görüntüler
-Detaylar
Haber-Kamera: Salih KESKİN/MARDİN,(DHA)
==================================================
2) A PARTİ GENEL BAŞKANI AĞIRALİOĞLU: İKTİDARI BÜTÜN AKTİFİYLE, PASİFİYLE DEVRALIYORUM
ANAHTAR Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, "AK Parti'nin yapamadıklarını, MHP'nin yapmak zorunda olduğu halde yapmadıklarının da mesuliyetini üstümüze alıyoruz. Cumhuriyet, Osmanlı'yı nasıl ki bütün aktifiyle, pasifiyle almışsa, nasıl ki bütün kurumsal varlığı ve borçlarıyla devralmışsa, ben de iktidarı bütün aktifiyle, pasifiyle devralıyorum" dedi.
Anahtar Parti (A Parti) Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, muhtarlar, STK temsilcileri ve basın mensuplarıyla buluşmak üzere Bursa'ya geldi. Kestel ilçesinde partililer tarafından karşılanan Ağıralioğlu, konvoy eşliğinde geldiği Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'ne geldiğinde önce kendisini bekleyen kalabalığa hitap ederek, "Bugün Bursa'da bir siyasi iradeye değil, milletin istikbaline, Türk milletinin istiklaline, insanlığın miğferi olmuş bir milletin 'Yeniden biz varız ve toparlanıyoruz' iradesine, bismillah demiş oluyoruz. Bugün Bursa'da karşılamada bulduğum coşku Anadolu'ya sokak sokak, meydan meydan yayılacak olan bir umudun kuvvetidir" diye konuştu.
'HERKES HADDİNE, HUDUDUNA RİAYET ETSİN'
Kongre salonunda, kendisinin ikinci yüzyılın lideri olarak tanıtılıp, kürsüye çağrılmasına itiraz eden Ağıralioğlu, şöyle konuştu: "Hizmetine talip olduğumuz milletimizin evlatlığından başka bir payeye ihtiyacımız yoktur. Siyasetin bugün milletin üstüne boca ettiği ne kadar yük varsa, haddi hududu koruyamamak yüzünden başa geldiğini bilmekte olan bir kardeşiniz olarak söylüyorum; takdimde de hududa riayet, yürürken de hadde riayet, severken de hadde riayet, kızarken de kavga ederken de tenkit ederken de hadde hududa riayet etmek lazımdır. Siyaset bizim için kendimize kendi siyasi mesuliyetimizi takdim edeceğiz diye hevesimize konu olan bir iş değildir. O yüzden ikinci yüzyılına kavuşmuş bir cumhuriyetin bin yılı aşkın bu topraklarda varlık gösteren iradesiyle, ihtişamlı devletlerin, büyük bir milletin evladı olarak kürsüdeyim. Yok ikinci yüzyılın lideri, yok bilmem ne. Herkes haddine, hududuna riayet etsin. Efendim dünya liderliği, tamam razı olalım. Ama mesela pandemi oldu. Pandemide bize IBAN numarası değil de para gönderecek bir orta halli liderlik teklif etmemiz lazım. Bizim dünya liderliğimiz, büyük liderliğimiz, Lübnan kurtarma ekiplerinden daha önce depreme intikal edebilen bir ortak liderliğe dönüşmelidir. Sahaya, deprem kurtarma sürecine Lübnan kurtarma ekiplerinden daha önce nezaret edecek, bir orta haldi lider. Sanki böyle lazımdır. Bize para gönderecek bir orta halli liderliğe, bize IBAN gönderecek bir dünya liderliğini yeğlemeyi tercih ediyorum. Her şeyi aslına rücu ettirmek istiyoruz biz. Tabiatına dönsün. Her şey aslına dönebilsin. O yüzden sözün başı, dinin başı, nasihatın başı, edebin başı, yolun başı, yolcunun, yolculuğun başı edeptir. Edep, hududa riayettir."
'BOŞ TARTIŞMALARA, LÜZUMSUZ PARTİ MÜNAKAŞASINA GEREK YOK'
Türk siyasetinin manasız çekişmelerle bir girdabın içine sürüklendiğini söyleyerek, Osmanlı Devleti'nin çöküş dönemini hatırlatan Ağıralioğlu, "Boş tartışmalara, lüzumsuz parti münakaşasına gerek yoktur. Cevabını siyasetin vermek zorunda olduğu, siyasetçilerin konuşmak, milletlerinin huzurunda hesabını vermek zorunda olduğu şey şudur; bundan daha iyi bir Türkiye mümkün müdür? Şimdi bu sorunun cevabını vermek yerine rakiplerini, hasımlarını, siyasi muharızlarını, zafiyetleriyle ifşa etmeye çalışmak ve buna siyaset demek hastalığının girdabından alacağız ülkeyi. Türkiye, Türk milleti, bu topraklarda bin yıldır duruyor. Büyük medeniyetler kurduk. Devlet-i Ali Osman'ın büyük kabarması kaç milyon kilometre kareye tekabül ediyordu. Sonra ihmal edince, akılsızlıkla, ahlaksızlıkla, liyakat gaspıyla, alın terinden vazgeçip harama meyledince, yalana tamah edince, yalanla kazanmaya tamah edince, bir milletin başına ne geliri yaşadığımız bir ağır travma var" dedi.
'TÜRK MİLLETİNİN İYİ BİR PLANA İHTİYACI VARDIR'
Türkiye'yi ileri götürecek, her siyasi oluşumun kıymetli olduğunu söyleyen Yavuz Ağıralioğlu, "Türk milletinin iyi bir plana ihtiyacı var. İçimizde iktidar partisi dahil hizmetler yapmış, iktidar partisinde halen çalışan kıymetli arkadaşlarımız var. Her partide çalışan arkadaşlarımız var. Muhalefette olan arkadaşlarımız var. 160 küsur parti var. Partilerin varlığı da kötü değildir. Daha iyisini yapabilme iddiası taşıyan itirazların hepsi kıymetlidir. Türk milleti için daha iyisi mümkün müdür diye yapılan her toplantı, her organizasyon, her teşkilatlanma kıymetlidir. Şundan korkalım. Daha iyisini yapabilir miyiz diye kurulanlardan değil de artık bir şey yapamayız diye teslimiyetten korkalım. Daha iyisi mümkün. 85 milyonluk bir ülke. Milli geliri, bu kadar kaynakları israf edildiği halde dünyanın 17'nci, 18'inci ekonomisi bandında durabilen, kaynakları doğru verimli kullanılabilirse ilk 10'a yürüyebilen, ilk 10'a yürürse de asla zapt edilemez, tutulamaz iradesiyle, devletlerin, Tayyip Bey'in dediği, 'Dünya beşten büyüktür' dediği yere yürüyebilecek bir ülke. Böyle bir ülke. Ama ülkemizi hamasete kurban veremeyiz. Şimdi planı doğru yapacağız. Şimdi siyaset yapmayacağız. A Parti, AK Parti'yi de kendinden bilebilen, MHP'nin mesuliyetini de duyabilen, Cumhuriyet Halk Partisi'nin taşımak zorunda olduğu hassasiyetleri taşımadı diye kızabilen, HDP'ye kaptırdıklarına üzülebilen bir partidir" diye konuştu.
'İÇİNE ÇEKİLDİĞİMİZ BÜYÜK BİR GAYYA KUYUSU VAR'
Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafi konum nedeniyle çok daha dikkatli olması gerektiğine dikkat çeken A Parti Genel Başkanı, "İçine çekildiğimiz büyük gayya kuyusu, sadece bir siyasi münakaşanın değil, toparlanmak zorunda olduğumuz birtakım şartların tehlikesini gösteriyor. Sınırlarımızda bir PKK devleti, sınırlarımızda Amerika'yla kara sınırı olan bir memleketi aslında temsil ediyoruz biz. Bizim Amerika'yla artık kara sınırımız var. 68-69 yıllık NATO hukukumuzu çiğnediler, PKK'lılara silah temin ediyorlar. Onlara devlet vaat ediyorlar. Yunanistan'a yığılıyorlar. Lozan'ı çiğniyorlar. NATO hukukunu umursamıyorlar. Bize vermeleri gerektiği halde, bize verecekleri silahları PKK'lılara veriyorlar. Bizim düşmanlarımızı ağırlıyorlar. İşgal ettikleri memleketlerdeki sözlerin, taahhütlerin bedelini bize ödetiyorlar. Afganistan'dan çekilmeye vazgeçtiklerinde pılılarını, pırtılarını toplayıp gidiyorlar. Kalan cürufu bize yönlendiriyorlar. Suriye'de bütün azgınlıklarıyla her istediklerini yapıyorlar, bizi Suriye'ye ihtişamla, büyük bir devlet iradesiyle davet ediyorlar. Suriye sanki böyle geleceğimiz, yöneteceğimiz bir yermiş gibi takdim ediyorlar. Sonra Suriye'nin bize girmesini seyrediyorlar. Bizimkiler, büyük bir romantizmle Suriye'de namaz kılacaklardı, Şam'da. 10 milyon insandan cuma namazı düştü. Bizim Ahmet Hoca'nın romantizmine, 10 milyon insandan cuma namazı düştü. Biliyorsunuz; cuma namazı hür olanların kılabileceği namazdır. Bizimkiler Şam'da, Emevi Camisi'nde namaz kılacağız hevesine düştüler. 10 milyon insandan da cuma düştü. Maşallah. Bizimkiler, Suriye'ye gireceğiz, Milli Misak falan filan diye bir şekilde ayartıldılar. Sonra baktılar ki başımızda bir bela var, Suriye'de bir PKK devleti kuruluyor. Suriye'nin içerisindeki süpürülmüş nüfus da bizimle beraber yaşıyor" dedi.
'KÜRSÜLERE ÇOCUKLARIMIZIN KATİLİ DAVET EDİLİYOR'
Hükümete eleştirilerini sürdüren Yavuz Ağıralioğlu, şunları söyledi: "Şimdi Cumhurbaşkanımız, kendisine verilen onca itimatla, desteğe rağmen 2024 yılında iktidara yeni gelmiş gibi diyor ki 'Enflasyonu düşüreceğim, yolsuzluğu halledeceğim, yoksulluğu çözeceğim, faizi kontrol edeceğim, ülkeyi büyüteceğim' falan. Bunları Tayyip Bey, bize 2002'de söylüyordu. Millet hiçbir evladına güvenmediği ve hiçbir partiye vermediği kadar kudreti ona verdi. En son her şeyi yapma yetkisini de verdi. Çünkü son sefer Tayyip Bey şöyle dedi bize. Şimdi son sefer olmadığı ortaya çıktı bu arada. 'Söz bir, Allah bir. Bana yetki verirseniz' diye başlayan sistem değişikliği talebini, Devlet Beyimiz ödüllendirdi. Devlet Bey dedi ki 'Sayın Cumhurbaşkanı sisteme uymuyorsa, sistemi Sayın Cumhurbaşkanı'na uyduralım. 'Bu sistemin daveti böyle oldu, hatırlayın lütfen. Tayyip Bey de ilk davette şaşırmıştı. Allah var. Sayın Bahçeli, 'Eğer Sayın Cumhurbaşkanı sisteme uymuyorsa, sistemi ona uyduralım' diye bu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen bu garabeti, o zaman başımıza bela etti. Şimdi eğer Cumhurbaşkanı haklı çıksaydı, 2018'de bize vaat ettiklerini bize buldursaydı, bugün ne biz parti kurabilir ne memleketin ufkunda, bunları tenkit ediyor olabilirdik. İktidarın mazereti yok. Her şeyi tatbik edecek kudreti var. Ona rağmen toparlayamıyorlar. Muhalefetin de mazereti yok. Bu kadar sorunu olan bir memlekette iktidar olmaya ne var ki. Neymiş efendim gidersek ne olacak? Siz gelmeden neydik? Ağaç kovuğunda mı yaşıyorduk. Şimdi bize diyorlar ki 'Bir parti kurmanın zamanı mı?' Değil mi? 22 yıldır iktidarda her şeyi yapma kudreti var. Yapılamamışın yükü milletin omuzlarında. Kürsülere çocuklarımızın katili davet ediliyor. İyi mi. Beka problemimiz var."
'BU BİZİM NESLİMİZİN SON SİYASİ VİRAJI'
Ağıralioğlu, AK Parti ve MHP'nin yapması gerekip de yapmadıklarının da mesuliyetini alarak siyaset yapacağını belirterek, "Bu kadar sevilmenin, bu kadar desteklenmenin, bu kadar umutla beklemenin bedeli, böyle ödetilmemeliydi millete. Onların ayıbının da mesuliyetini omuzlarımıza alarak konuşuyoruz. AK Parti'nin yapamadıklarını, MHP'nin yapmak zorunda olduğu halde yapmadıklarının da mesuliyetini üstümüze alıyoruz. Bazen latifesini yapıyorum. Cumhuriyet, Osmanlı'yı nasıl ki bütün aktifiyle, pasifiyle almışsa, nasıl ki bütün kurumsal varlığı ve borçlarıyla devralmışsa, ben de iktidarı bütün aktifiyle, pasifiyle devralıyorum. Bizim siyasi partimizin 200 sene, 250 sene insan ömrüyle birleşmiş bir imkanı olsaydı, bir 5-10 sene lezzetli kavga edebilirdik. Ama ömrümüz bitti. Siyaset için derler ki çok uzun soluklu bir iştir. Bizim uzunu gitti, soluğu kaptı. Şimdi bu son soluk bizim, millete nefes olsun isteriz. Uzunu bitmiş de soluğu kalmış bu mücadelenin, milletin umudu olsun isteriz. Bu son viraj. Bizim neslimizin son siyasi virajı" dedi. (DHA)
Görüntü Dökümü
---------------------------
-Yavuz Ağıralioğlu'nun karşılanması
-Salon önünde konuşması
-Salondan görüntüler
-Yavuz Ağıralioğlu'nun konuşması
-Detaylar
Haber: Mehmet İNAN - Kamera: Barış YILMAZ-Yiğithan HÜYÜK/BURSA, (DHA)
==================================================
3) A PARTİ GENEL BAŞKANI AĞIRALİOĞLU: İKTİDARI BÜTÜN AKTİFİYLE, PASİFİYLE DEVRALIYORUM (2)
'MİLLET ARTIK DEDİKODU, HAMASET DEĞİL, ÇÖZÜM İSTİYOR'
Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, muhtarlarla buluşmasının ardından bir otelde basın mensuplarıyla bir araya geldi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ağıralioğlu, partisinin kurulma dönemine değinerek "Biz milliyetçiliğin de, muhafazakarlığın da, sosyal demokratlığın da bunların lakırdısından biraz yorulduğumuz zamana kuruluyoruz. Millet 'İllallah' etti. Millet artık bu lafı sözü edilen ne kadar alan varsa ne kadar iddia varsa bu iddiaların gerçekleştiği bir ülke görmek istiyor. Yani faizin haram olduğunu duymak istemiyor, faizin ekonominin üzerine yük olmadığı bir ülke görmek istiyor. Rüşvetin ne kadar feci bir ahlaksızlık olduğuna dair nasihat duymak istemiyor, rüşvetin imkan bulamadığı bir ülke görmek istiyor. Milletin ne kadar büyük bir millet olduğunun anlatıldığı milliyetçi nutuklar duymak istemiyor, milleti büyük görmek istiyor. Geçmişte ne kadar büyük devletler kurduk diye övünen bir milliyetçilik yerine ülkesini büyük yapan bir milliyetçilik mahareti görmek istiyor. Sosyal adalet diye sabaha kadar konuşup konuşup, seçkinci bir siyasal entelektüel temaşaya kurban olmuş solculuk istemiyor, solun memleketin sosyal demokrasi adına dertlerini çözebilen maharetlerini görmek istiyor. Millet artık dedikodu duymak istemiyor, hamaset duymak istemiyor, çözüm duymak istiyor. O yüzden siyasetin yeni merkezi bence yapabilme kabiliyetidir" dedi.
'BİZ MİLLETİN 'A' PLANIYIZ'
A Parti Genel Başkanı Ağıralioğlu: İktidarı bütün aktifiyle, pasifiyle devralıyorum (2)
Anahtar Parti'nin mesuliyetinin konuşmak değil yapmak olduğunu belirten A Parti Genel Başkanı Ağıralioğlu, "Yapabilme kabiliyeti olan bir memlekete bundan daha iyi bir memleket sunmaktır. O yüzden bunu tarif ederken ideolojik bir alana sıkıştırılmasını doğru bulmuyorum. Ortalama Türk milleti milletini sevmek cihetiyle milliyetçidir. Müslümanlık bizim milli dinimiz gibidir. Ama biz bu değerler üzerinden yapılan kavgayı doğru bulmuyoruz. Dindarlarımız olsun, ahlaklı olsunlar. Milliyetçilerimiz olsun, vizyoner olsunlar. Sosyal demokratlarımız olsun, iddiaları millete bolluk bereket olsun, esenlik olsun istiyoruz. 'Herkes konuşuyor, millet fakirlik buluyor. Herkes nutuk atıyor, millet hukuksuzluk görüyor. Herkes güzel bir ülke hayali kuruyor, memleket berbat oluyor, bu nedir?' hissiyatının arifesindeyiz. O hissiyatın üzerine kuruluyoruz, o kızgınlığa kuruluyoruz, o ümitsizliğe kuruluyoruz, ümide doğru kuruluyoruz, birleşmeye doğru kuruluyoruz. Siyaset bizim için ilkeli mücadele anlamında yeniden memleketi ayağa kaldırmak yeniden memleketi sarıp sarmalamak gibi bir mesuliyet alanını ihbar ediyor. Biz milletin 'A' planıyız. Kimsenin 'B' planı değiliz. Hiçbir siyasi denklemin içerisinde birinin yedek planı, birinin bastonu, birinin iktidar hevesinin aparatı da değiliz. Biz Türk Milletinin 'A planıyız" ifadelerini kullandı.
'SİYASİ BİR TAHTEREVALLİYE DÖNÜŞTÜ'
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi hakkındaki soruyu yanıtlayan Yavuz Ağıralioğlu, "Bir sistem tartışmasına gerek yok. Ama Türk milletine şöyle bir anlayış kazandırmamız lazım. Sorunlarını doğru konuşabilme, doğru muhasebe edebilme imkanı kazandırmamız lazım Türk Milletine. Şimdi biliyorsunuz bu 6'lı masa yüzde 50 artı 1, Cumhur İttifakı, Millet İttifakı diye bir kavganın içerisinde bir siyasi tahterevalli, şuna döndü: Parlementer sistemi savunanlarla, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni savunanlar. Bu tahterevalliyi de devletin bekasına inananlarla adaletten ümidi olanlar. Bu tahterevallinin her tarafına yığınak yapıldı. Sonra bu münasebetsiz bir ittifak zeminine, ilkesiz bir siyasal aidiyet iklimine sebebiyet verdi. Sonra biz aslında sistem tartışmasını yapamaz hale geldik. Bu siyasi tahterevalliye yaşadığımız sistemi muhasebe etme imkanımızdan mahrum olarak bir büyük akıbetle karşılaştık. Yani Cumhurbaşkanı 2018'de vaadettiği hiçbir şeyi bulduramadık" diye konuştu.
'BİZE HALA CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ'Nİ SAVUNUYORLAR'
AK Parti'nin iktidar dönemlerinin en başarılı olduğu dönemin parlamenter sistem döneminde gerçekleştiğini iddia eden Ağıralioğlu, "İktidardaki dönemini 5'er yıllık dönemlere bölerseniz, övündüğü, iftihar ettiği, 'Başarılarımız var' diye en çok karnesine yazabildikleri parlamenter sistemde kazandıklarıdır. Yani AK Parti'nin 5'er yıllık 5 dilimini en çok övündüğü başarılarla ilk 3 döneminde ulaşabildi. En çok kızdığı ve tenkit ettiği sistemde yakaladı. En büyük yükü ve en büyük utancı da bütün dertlere derman olacağını iddia ettiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde buldu. Kendi iddialarını, kendi hedeflerini, hiçbirini tutturamayarak utanç sebebi olan bir karneyi Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde yaşadık. Bize hala Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini savunuyorlar. Yani kendi sorunlarıyla bile yüzleşme imkanından mahrumlar" şeklinde konuştu.
'BU SİSTEM KAĞIT ÜZERİNDE DURDUĞU GİBİ DURMADI'
A Parti'nin konuyu sistem tartışmasına dönüştürmek istemediğini söyleyen Ağıralioğlu, "Ama biz şunu konuşmak zorundayız. Bu sistem kağıt üzerinde durduğu dibi durmadı. Bugün ekonominin, bürokrasinin, akademinin, iş dünyasının, basının özgürlüklerimizin yönetim verimliliğimizin, denetimsizliğin ne kadar sorunu varsa bu sorunların sebebi tecrübe ettiğimiz bu sistemin kontrolsüzlüğüdür. Bu kadar kontrolsüz güç tecrübe ettik. Buradan şu sonuç çıktı. Bence Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin en kıymetli sonucu. Türk milletini bu kadar kontrolsüz güce maruz bırakmamalıyız. Türk ekonomisini, akademisini, medyasını, iş dünyasını, bürokrasisini bu kadar kontrolsüz ve denetimsiz bir siyasi gücün tasarrufuna bırakmamalıyız. Çünkü buna maruz kalmış bütün şubeleri, Türk toplumu çökmüştür. Akademi, bürokrasi, iş dünyası, medya, özgürlüklerimiz, bürokrasinin verimliliği, STK'lar hasar almıştır. Bu kadar kontrolsüz güce maruz kalmamamız gerektiğini bu kadar pahalı öğrenmemeliydik, ama öğrendik. Şimdi burada şöyle bir yol bulmalıyız kendimize. Parlamenter sistem, Cumhurbaşkanlığı sistemi tartışmasından daha ziyade, biz yürütmenin her kurulunun hesabını vereceği bir mekanizma kurmalıyız. Yasamayı daha etkin hale getirmeliyiz. Yargıyı da bütün bu mekanizmaları denetleyebilir ve herkesin itimat ettiği bir liman haline dönüştürmeliyiz. Bunun adı ne olursa olsun bizi ilgilendirmiyor. Bunun sonucu bizi ilgilendiriyor. Dolayısıyla bu kadar kontrolsüz ve denetimsiz yürütme, bu kadar inisiyatifini kaybetmiş bir yasama, bu kadar yürütmenin gölgesinde kalmış bir yargı, memleketin bugünkü yükünü sevebilir. Buna iyi diyenlere oy vermeye devam edebilir milletimiz. Biz buna iyi demiyoruz. Bu değişecek. Değişecek derken kast ettiğimiz şey de etkin bir yasama, denetlenebilir bir yürütme ve herkesin itimat edebileceği bir yargıdır. Bunu nasıl sağlayacaksak, o şekilde sağlayacağız. Sistem tartışmasına gerek yok. Ama bu sistem bir sistem değildir. İfadesini kullandı.
'SİSTEMİ MİLLETE UYDURACAĞIZ'
Sistemin yanlış olduğunu belirten Ağıralioğlu, "Bu arz ettikleri sistemin bolluğu hissemize düşseydi razı olacaktık, bereket düşseydi razı olacaktık, hazine dolsaydı razı olacaktık, işsizlik bitseydi razı olacaktık, hukuk ayağa kalksaydı razı olacaktık, ya memleket ayağa kalksaydı razı olacaktık. Diyecektik ki 'Bu Tayyip Bey'e uymuş sistem, fena değil ha'. Diyemedik. Tayyip Bey'e uymuyor diye uydurulmuş sistemi millete uyduracağız" dedi.
Görüntü Dökümü
---------------------------
-Yavuz Ağıralioğlu gazetecilerle toplantısından görüntüler
-Yavuz Ağıralioğlu konuşması
Haber: Mehmet İNAN-Kamera: Barış YILMAZ/BURSA, (DHA)
==================================================
4) İLAÇLAMA SONRASI YAŞAMINI YİTİREN ALTAY TOPRAK BEBEĞİN BABASI YAŞADIKLARINI ANLATTI
'BİTKİSEL HAYATTA GİBİYDİK'
İzmir'de apartman dairesindeki böcek ilaçlaması sonrası ölen Altay Toprak Kınalı'nın babası Recep Kınalı, yaşadıklarını anlatarak, "Olay günü sabaha karşı uyandığımızda evde hiçbir şey yoktu. Herhangi bir koku, herhangi bir yan etki yoktu. Karım yerlerde, ben yatakta bitkisel hayatta gibiydik. Oğlum kıvranıyordu. Acil servis geldi beni kucaklayarak aşağıya indirdi. Oğluma kalp masajı yapıldığını öğrendik, tamamen bittik" dedi.
'BİZE BİR ŞEY SÖYLEYEN OLMADI'
Olayla ilgili tutuklanan ziraat mühendisi B.Ö.'nün savcılıktaki ifadesindeki, "3 gün boyunca alt ve üst komşuların binaya girmemesi konusunda uyarıda bulunmuştum" sözlerine tepki gösteren Kınalı, "Bize herhangi bir uyarıda bulunan olmadı. Ben ilaçlamayı yapan firmayı tanımam. Üst komşumu bile tanımıyorum. Yatalak bir teyze olduğunu biliyorum. O kadar. Binada ilaçlama yapılmış, bir komşumuza söylenmiş. 'Camlarınız kapalı olsun' denmiş ama bize bir şey söyleyen olmadı" dedi.
'ALTAY, DÜNYAMDI, GÜNEŞİMDİ'
Altay Toprak Kınalı'nın tek çocukları olduğunu söyleyen Kınalı, "Daha önce 3 kez eşim hamile kaldı ancak anne karnındayken çocuklarımı yitirdim. Altay doğsun diye uzun süre mücadele verdik. Altay, dünyamdı, güneşimdi. Dünya, başıma yıkıldı" dedi. (DHA)
Görüntü Dökümü
-------------------------------
-Baba Recep Kınalı röp
-Genel detay ve görüntüler
Haber: Kadir ÖZEN-Kamera: Can ÇUBUKÇUOĞLU / İZMİR, (DHA)
==================================================
5) MERSİN'DE SİLAHLI KAVGA: 4 YARALI
MERSİN'in Tarsus ilçesinde husumetli iki grup arasında çıkan silahlı kavgada 1'i ağır 4 kişi yaralandı.
Olay, saat 20.00 sıralarında ilçedenin Tekeliören Mahallesi'nde meydana geldi. Sokakta karşılaşan husumetli iki grup arasında tartışma çıktı. Silahlı kavgaya dönüşen olayda Ali Balık, Bülent Balık, Fevzi Kaygısız ve Muhittin Misgin vücutlarının çeşitli yerlerine isabet eden kurşunlarla yaralandı. Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi. Kavgaya karışan şüpheliler olay yerinden kaçtı. Sağlık ekipleri, yaralıları ambulanslarla çevredeki hastanelere kaldırdı. Silahlı kavgada yaralanan Muhittin Misgin'in hayati tehlikeyi bulunduğu belirtildi. Jandarma, kaçan şüphelilerin yakalanması için çalışma başlattı.
Görüntü Dökümü
-------------------------------
-Olay yeri
-Yaralıların ambulansa alınması
-Ekipler
Haber-Kamera: Okan ÇALIŞKAN/TARSUS (Mersin), (DHA)
==================================================
6) VAN'DA ASANSÖRDE MAHSUR KALAN 4 KİŞİYİ İTFAİYE KURTARDI
VAN'ın Tuşba ilçesine bağlı Şemsibey Mahallesi'ndeki bir apartmanın zemin katında arızalanan asansörde mahsur kalan 2'si çocuk 4 kişi, itfaiye ekipleri tarafından 20 dakika süren çalışma ile kurtarıldı.
Olay, akşam saatlerinde Tuşba ilçesinin Şemsibey Mahallesi'ndeki TOKİ konutlarındaki bir apartmanda meydana geldi. 2'si çocuk 4 kişi, apartmanın zemin katında arızalanan asansörde mahsur kaldı. Komşuların haber vermesi üzerine bölgeye itfaiye ekipleri sevk edildi. Adrese gelen ekipler, apartmanın zemin katında asansörde mahsur kalan 4 kişiyi kurtarmak için çalışma başlattı. Ekipler tarafından kabinin kapısı açılarak mahsur kalan 4 kişi kurtarıldı. İtfaiyenin su verdiği 4 kişinin durumlarının iyi olduğu belirlenirken, yakınları itfaiye görevlilerine teşekkür etti. (DHA)
Görüntü Dökümü
--------------------------------
-Arızalanan asansör
-Asansörde mahsur kalan 2'si çocuk 4 kişiyi kurtarmak için çalışan ekiler
-Kabinin kapısı açılırken
-Dışarı çıkartılan kız çocuğu ve diğerleri
Behçet DALMAZ/ VAN, (DHA)