1) TÜFEKLE KOMŞUSUNUN BESLEDİĞİ YAVRU KÖPEĞİ ÖLDÜRDÜ
ANTALYA'da komşusunun beslediği 6 aylık sokak köpeğini pompalı tüfekle öldüren H.Ç. (60) ve arkadaşı Ş.K. jandarma tarafından gözaltına alındı. İfadesinde suçunu itiraf eden H.Ç., "Hindi ve tavuklarıma saldırmıştı" derken, Ş.K. olayla ilgisi bulunmadığını söyledi. 'Mala zarar vermek' suçlamasıyla savcılığa sevk edilen H.Ç. ve Ş.K. serbest bırakıldı.
Olay, 15 Kasım'da Döşemealtı ilçesi Bademağacı Mahallesi'nde meydana geldi. İstanbul'dan Antalya'ya taşınan emekli İbrahim Dumankaya, burada yaşadığı evinin bahçesi ve çevresindeki sokak köpekleriyle kedileri beslemeye başladı. Hasta olanları veterinere götüren, tedavilerini takip eden Dumankaya'nın beslediği köpeklerden biri 6 ay önce 10 yavru dünyaya getirdi. 8 yavruyu sahiplendiren Dumankaya 2'sini de 6 aylık olana kadar büyüttü.
Köpekler evin çevresinde serbest dolaştıkları için iddiaya göre, birkaç gün önce aynı mahallede oturan H.Ç.'nin hindi ve tavuklarına saldırdı. Köpekleri takip eden H.Ç., İbrahim Dumankaya'nın evinin çevresinde toplandıklarını belirledi. Motosikletiyle köpeklerin yattığı yere gelen H.Ç. yanında getirdiği pompalı tüfekle 3 el ateş ederek 6 aylık yavru köpeği öldürdü. Silah sesini duyan İbrahim Dumankaya ve eşi Semra Dumankaya, koşarak köpeğin yanına geldiklerinde öldüğünü gördü. Motosikletin plakasını jandarmaya bildiren ve şikayetçi olan Dumankaya çifti, gelen ekiplerin incelemesinin ardından köpeği evinin yakınındaki bir yere gömdü. Plakadan yola çıkan Döşemealtı İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri H.Ç. ve yakın arkadaşı Ş.K.'yi gözaltına aldı, tüfeğe de el konuldu. H.Ç. ve Ş.K.'nin motosikletle Dumankaya çiftinin evinin önünden geçtiği anlar da güvenlik kamerasına yansıdı.
SUÇUNU İTİRAF ETTİ
Jandarmada verdiği ifadesinde suçunu kabul eden H.Ç., "Hindi ve tavuklarıma saldırdığı için öldürdüm. Pişmanım" dedi. Ş.K. ise olayla bir bağlantısı olmadığını söyledi. 'Mala zarar vermek' suçlamasıyla savcılığa sevk edilen H.Ç. ve Ş.K. serbest bırakıldı.
Olayın ardından büyük üzüntü yaşadığını anlatan İbrahim Dumankaya, "Bu şahıslar bugün köpek öldürdü, yarın sinirlendiğinde bir başkasının canına kıymayacağının garantisi yok. Burası bir mahalle ve ikametler var. O mermi taşa çarpıp bir çocuğa isabet etseydi, bu kaza mı olacaktı? Hayır bu resmen cinayet olurdu" diye konuştu.
MAHALLENİN GİRİŞİNDEKİ İKİ TABELA HEDEF TAHTASI OLMUŞ
Diğer yandan mahallenin muhtarı Selda Yavuz, yaşanan olay nedeniyle üzgün olduğunu ve sokak hayvanlarının da insanlar kadar yaşama hakları olduğunu söyledi. Mahallede bu tür olayları istemediğini de belirten Yavuz, suçlu olanların cezasını çekmesi gerektiğini aktardı.
Diğer yandan mahalleye giriş yapılan yoldaki iki yönlendirme tabelasının kurşunların hedefi olduğuna dikkati çekti. Kimliği belirsiz kişi ya da kişilerin defalarca ateş açtığı tabelaların kullanılamaz halde olduğu görüldü. İsimlerini paylaşmak istemeyen bazı mahalle sakinleri de bu türden olayların mahallede sıklıkla yaşandığı, tabela ve benzeri alanların bazı kişiler tarafından hedef haline getirildiğini söyledi.
Döşemealtı İlçe Jandarma Komutanlığı'nın ise bölgedeki devriyeleri artırdığı ve suçu önlemeye yönelik bölgedeki çalışmaları sıklaştırdığı öğrenildi.
Görüntü Dökümü
-----------------------
-Güvenlik kamerası görüntüsü
-İbrahim Dumankaya ve eşi Semra Dumankaya'nın köpekleri beslemesi
-Köpeklerden detay görüntü
-Alparslan Çınar Anons
-RÖP: İbrahim Dumankaya
-Alparslan Çınar Anons 2
-Yönlendirme tabelası detay
-Mahalle muhtarı Selda Yavuz'un açıklamaları
-Vurulan köpeğin görüntüsü
Haber-Kamera: Alparslan ÇINAR - Kamera: Burak YALMAN/ANTALYA, (DHA)-
======================================
2) PROF. DR. SATAR: SİVRİSİNEKLERLE MÜCADELEDE BÖLGENİN EKOLOJİK YAPISI GÖZ ÖNÜNE ALINMALI, SAYILARI ARTABİLİR
DİCLE Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Satar, sivrisineklerin mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklığı nedeniyle üremelerine devam ettiğini belirterek, "Yaza doğru şimdiden önlem alınmazsa, sayılarında artış olacaktır. Tek tip bir mücadelenin söz konusu olmaması lazım. Örneğin, Marmara Bölgesi'ndeki bir mücadeleyle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yapılacak bir mücadelenin aynı olmaması lazım. Bölgenin ekolojik koşulları göz önüne alınmalıdır dedi.
Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Satar, birçok ölümcül hastalığa neden olan sivrisineklerin mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklığı nedeniyle üremeye devam ettiğini söyledi. Prof. Dr. Satar, sivrisineklerin mevsim itibarıyla kapalı yerlere çekildiğini belirterek, "Bu yıl da havalar baya sıcak geçti ve bunlar üremelerine devam ediyorlar. Elbette büyükler öldü ama çıkan yavrular da üreyerek çoğalmaya devam ediyor. Dolayısıyla bunların sayılarında bir artış gözlemleyebiliriz. Yaza doğru şimdiden önlem alınmazsa sayılarında artış olacaktır. Ama bunlarla larva dönemindeyken mücadele edilirse daha etkili bir savaş olmuş olur. Sivrisineklerle mücadelede bölgenin ekolojik özelikleri göz önüne alınarak yapılmalı diye konuştu.
'SİVRİSİNEKLERLE MÜCADELE YIL BOYU SÜRMELİ'
Prof. Dr. Satar, sivrisineklerle mücadelenin yıl boyu sürmesi gerektiğini ifade ederek, "Mesela kışın ahırlar, menfezler, foseptikler, çok soğuk geçmeyen kışlarda bahçedeki durgun sular, kuş banyoları, tıkanmış oluklar, bakımsız havuzlar ve bir köşede unutulmuş evcil hayvan mama kapları içinde birikmiş sular sivrisinekler için iyi üreme alanı oluşturmaktadırlar. Sivrisinek larvasıyla beslenen omurgasız canlılar vardır. Eğer bunların yaşam alanlarına müdahale etmezsek, bu suları kirletmezsek normalde bu canlılar bizim adımıza mücadele ediyorlar. Yani bunlarla beslendikleri için bizim için önemli canlılardır. Ayrıca, örümcekler, kurbağalar, bazı balık türleri ve hatta bazı kuşlar da sivrisineklerin doğal avcıları olarak biliniyorlar. Sivrisinekler insanlara, besi hayvanlarına veya evcil hayvanlara hastalık taşıyıcı canlılardır. Bunlar çok tehlikeli canlılardır. Onun için hayvan kaynaklı ölümlerde de bunlar ilk sırada yer alırlar. Sivrisinekler şiddetli grip benzeri semptomlarla kendisini gösteren dang humması, sıtma, zika virüs hastalığı (ZVH) gibi birçok hastalığın vektörü olduğunu biliyoruz. Sivrisineklerin yaşam alanlarını daraltarak başarı sağlama imkanımız var. Sivrisineklerin ergin dönemleri var, yumurta dönemleri var ve bu yumurtadan açılan larva dönemlerinin sularda yaşadığını biliyoruz. Dolayısıyla bu larval dönemde bizim bunlarla çok iyi bir şekilde mücadele etmemiz lazım. Bölgenin ekolojik özelliklerine göre de bunlarla mücadele edilmesi gerekir. Yani tek tip bir mücadele söz konusu olmamalı. Örneğin Marmara Bölgesi'ndeki bir mücadeleyle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yapılacak bir mücadele tabii ki aynı olmamalı. Başarı sağlanmak isteniyorsa bölgenin ekolojik koşulları da göz önüne alınarak sivrisineklerle mücadele etmek gerekir dedi. (DHA)
Görüntü Dökümü
------------------------
-Sulak alanlardan görüntü
-Hayvan müzesinden görüntü
-Kurutulmuş böcek ve kelebek görüntüleri
-Ali Satar sivrisineklerin fotoğraflarına bakarken
-Ali Satar'ın konuşması
-Genel ve detay görüntüler
Haber- Kamera: Selim KAYA/ DİYARBAKIR, (DHA)
======================================
3) ÇUKUROVA'YI BESLEYEN SUYUN YÜZDE 75'İ BOŞA AKIYOR
ÇUKUROVA Üniversitesi (ÇÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Özekici, Çukurova'nın bereketli topraklarını besleyen Seyhan Baraj Gölü'ndeki su kayıplarına dikkat çekerek, "Barajdan alınan 100 birim suyun ancak 25 birimi arazide kullanılıyor. Kapalı basınçlı sulama sistemleriyle bu verimi 90 birimlere çıkarabiliriz. Bu nedenle devletin, yeni yapılan projelerde olduğu gibi kapalı, basınçlı sulama sistemlerine kaynak ayırarak hızla harekete geçmesi hayati önemde" dedi.
Kentte yetersiz yağış ve küresel iklim değişikliği nedeniyle Çukurova'nın bereketli topraklarını besleyen Seyhan Baraj Gölü'nde su seviyesi bazı bölgelerde kıyıdan 1 kilometre çekildi. Doluluk oranının yüzde 65 olarak ölçüldüğü gölde bazı adaların karayla bağlantı yolları ortaya çıktı. ÇÜ Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Özekici, küresel ısınmanın etkisiyle göldeki su seviyesinin her yıl daha da gerilediğini söyledi. Tarımsal sulamanın ilerleyen yıllarda tehlike altına girebileceğine dikkat çeken Özekici, mevcut sulama sistemindeki kayıpların da en aza indirgenmesi gerektiğini anlattı. Sonbahar yağışlarının olmaması nedeniyle buğday ekiminde yaşanan gecikmenin üreticileri etkilediğini kaydeden Özekici, Seyhan Nehri'ni besleyen kaynaklardan da yeterli su gelmediği için kuraklık tehdidiyle karşı karşıya olduklarını dile getirdi. Özekici, "Adana'da kasım ayının ortasına geldik ama henüz bir damla yağmur yağmadı. Eğer su kaynaklarını etkili bir şekilde yönetemezsek, tarımsal üretimde büyük sorunlar yaşayacağız" diye konuştu.
'AÇIK KANAL SİSTEMİ, GEÇMİŞ YILLAR İÇİN FAYDALIYDI'
Prof. Dr. Özekici, mevcut açık kanal sistemi nedeniyle suyun arazilerde büyük oranda kaybolduğunu vurgulayarak, çözüm olarak kapalı ve basınçlı sulama sistemlerinin hızla devreye alınması gerektiğini ifade etti. Prof. Dr. Özekici, "Şu anda kullandığımız açık kanal sistemi, geçmiş yıllar için faydalıydı ancak günümüzde su kayıpları çok yüksek. Barajdan alınan 100 birim suyun ancak 25 birimi arazide kullanılıyor. Kapalı basınçlı sulama sistemleriyle bu verimi 90 birimlere çıkarabiliriz. Bu nedenle devletin, yeni yapılan projelerde olduğu gibi kapalı, basınçlı sulama sistemlerine kaynak ayırarak hızla harekete geçmesi hayati önemde" ifadelerini kullandı.
'OBRUKLARIN OLUŞMASININ EN BÜYÜK NEDENİ KONTROLSÜZ SU ÇEKİMİDİR'
Prof. Dr. Bülent Özekici, kentte içme suyu konusunda kısa vadede bir sorun yaşanmayacağını belirterek, belediyelerin altyapı hatlarını yenilemesi ve su kaçağı tespitinin önemine dikkat çekti. Ayrıca, sanayi tesislerinin suyu daha etkin kullanmaları gerektiğini, atık sanayi suyunun arıtılarak yeniden kullanılabileceğini önerdi. Prof. Dr. Özekici, artezyen kuyularının özellikle İç Anadolu'da su kaynaklarına zarar verebileceğini belirtti. Yer altı su kaynaklarının kendini yenilemekte zorlandığını söyleyen Prof. Dr. Bülent Özekici, kuyuların düzenlenmesi gerektiğini ifade ederek, "Bazı bölgelerde artezyen kuyularının kullanımı, örneğin aşağı Seyhan Ovası gibi alanlarda desteklenebilir ancak kapalı havzalarda çekilen suyun yerini doldurmak zor. Konya'da obrukların oluşmasının en büyük nedeni de bu kontrolsüz su çekimidir" dedi. (DHA)
Görüntü Dökümü
----------------------
- Prof. Dr. Bülent Özekici ile röportaj
- Tatrım sulama
- Dron çekimleri
- Sulama kanalları
- Baraj gölü detayları
Haber: Muhammet Fatih Yavuz- Kamera:Eser PAZARBAŞI/ ADANA,(DHA)
======================================
4) KEÇİBOYNUZUNDAN 36 ÇEŞİT YİYECEK
ANTALYA Tarım ve Orman İl Müdürlüğü'nün üreticiye destek olmak amacıyla geliştirdiği projede keçiboynuzundan 36 çeşit yiyecek üretildi. Antalya, dünya keçiboynuzu ihtiyacının yüzde 22'sini, Türkiye'nin yüzde 51'ini karşılıyor.
Antalya İl Tarım ve Orman Müdürlüğü'nün üreticilere destek olmak amacıyla geçen yılki projesi kapsamında 500 kilo portakal kullanılarak, 5 yıldızlı bir otelde 101 çeşit yemek yapılmıştı. Portakal üreticisine dikkati çeken çalışmanın ardından üreticinin satışla ilgili olumlu geri dönüşü sonrası bu yıl da yeni bir proje hayata geçirildi. Keçiboynuzu kullanılan 36 çeşit yiyecek, Kemer ilçesindeki bir otelde yapılarak müşterilere sunuldu. Türkiye'nin keçiboynuzu ihtiyacının yüzde 51'ini, dünya genelinde de yüzde 22'sini karşılayan Antalya'da keçiboynuzu kullanılarak yapılan tatlı, tuzlu, ana yemek ve kedi- köpek maması büyük ilgi çekti.
Bıldırcın, ördek, dana rosto başta olmak üzere farklı çeşitlerdeki et yemekleri keçiboynuzu sosuyla tatlandırılıp servis edilirken, enginarın da üzeri keçiboynuzuyla kaplanarak sunuldu. Son günlerde yoğun ilgi gördüğü için marketlerde bulmanın zorlaştığı, içerisinde Antep fıstığı ve tel kadayıf bulunan çikolatanın da benzeri, Antep fıstığı yerine keçiboynuzu kullanılarak hazırlandı. Ayrıca kedi ve köpekler için ödül maması olarak keçiboynuzuyla tatlandırılan bisküviler otel müşterilerinin ilgisini çekti.Antalya İl Tarım ve Orman Müdür Vekili Ömer Cebeci, dünyada keçiboynuzu üretiminin büyük kısmının Türkiye'de ve özellikle de Antalya'da olduğunu söyledi. Cebeci, "Bu alanda daha fazla ürün geliştirip, keçiboynuzundan yapılan ürünleri tanıtıp, üreticilere destek olmaya çalıştık. Keçiboynuzunun şu an kilosu 13 lira civarında. Daha fazla desteklemek için portakaldan güzel geri dönüş alınca bu yolu tercih ettik" diye konuştu.Köpek mamasının ilgi çektiğini belirten İl Müdür Vekili Cebeci, "İç pilav, köpek maması ve çikolatada kullanılması dikkatimi çekti. Patili dostlarımız için de faydalı bir ürün olduğunu düşünüyorum" dedi.Antalya Orman Bölge Müdürlüğü Şube Müdürü Abdullah Yüksel, keçiboynuzunun doğal olarak aşısız meyve veren çeşitlerinin de olduğunu belirterek, "Doğadaki keçiboynuzu ağaçlarını geliştirmek için çalışmalar yapıyoruz. Bazı keçiboynuzu ağaçlarının aşı kalemleriyle aşılamalar da yapıyoruz. Türkiye'deki 24 bin ton üretiminin yarıdan fazlası Antalya'da yapılıyor" diye konuştu.
'BAZI LEZZETLER UYUM SAĞLAMADI'
Ürünleri özel reçetelerle bir araya getirdiğini belirten Şef Süleyman Fermansız, çok farklı lezzetlerin bir araya gelmesi nedeniyle uzunca süren Ar-Ge çalışması yaptıklarını söyledi. Fermansız, "Hepsini denedik, birbirleriyle uyumlarına baktık. Bazı lezzetlerle uyum sağlamadı. Enginarı keçiboynuzu özüyle kaynattık. Üzerini de çikolata ile kapladık. Kuzu eti ve pilavla denedik. Uyum sağladı. Ördek etini denedik, o da güzel oldu" dedi.
Bazı ürünlerin kendilerini çok zorladığını da belirten Fermansız, şöyle konuştu:"Köpek ve kedi mamalarında da keçiboynuzunu kullandık. Tüylerine parlaklık veriyor. Çikolata ve tatlı normalde patili dostlarımıza zarar veriyor ama bu şekilde hiçbir zararı yok. Sıcak yemekler bizi çok zorladı. Hünkarbeğendi yaptım, çok zorlandım. Tavuk eti kullandık ve tadını hafiflettik. 90 kilo ürün kullanılarak 36 çeşit lezzet yaptık."Yemeklerin tadına bakan Ezgi Özel, tümünün tadını beğendiğini söyledi. En beğendiği ürünün keçiboynuzlu çikolata olduğunu anlatan Özel, "Çok güzeldi tadı, çok beğendim. Enginarın da tadına baktım. Çok sağlıklı bir ürün zaten enginar. Keçiboynuzu karaciğer, enginar da akciğerler için faydalı olduğu için çok sağlıklı" diye konuştu.Nil Buket Çalman da normalde keçiboynuzuyla et ve diğer sıcak ürünlerin nasıl olabileceğini düşünemediğini, tadına bakınca beğendiğini söyledi. (DHA)
Görüntü Dökümü
----------------------
- Yemek çeşitleri ve mamalar
- RÖP: Ömer Cebeci
- RÖP: Abdullah Yükse
- RÖP: Süleyman Fermansız
- RÖP: Ezgi Özel
- RÖP: Nil Buket Çalman
- Alparslan Çınar anons
HABER: Alparslan ÇINAR- KAMERA: Burak YALMAN/ANTALYA, (DHA)
======================================
5) 'ESKİPAZAR SARI TRAVERTEN TAŞI'NA COĞRAFİ İŞARET TESCİLİ
KARABÜK'te, halk arasında 'buğday başağı' olarak bilinen, Anıtkabir ve 3'üncü TBMM binasının yapımında kullanılan 'Eskipazar sarı traverten taşı' coğrafi işaret tescili aldı. Eskipazar Belediye Başkanı Serkan Civa, " Amerika, Almanya, Fransa ve Arap ülkelerine yılda 100 konteyner sarı traverten taşı ihracatı yapılıyor" dedi.
Kentin Kayadibi mevkiinde bulunan taş ocağından çıkarılan Eskipazar sarı traverten taşı coğrafi işaret tescili aldı. Karabük'te, halk arasında 'buğday başağı' olarak bilinen sarı traverten taşı, Anıtkabir'in Aslanlı Yol kenarındaki duvarlarda, Şeref Holüne çıkan merdivenlerin sağında ve solundaki zafer kabartmalarında ve tören meydanını çevreleyen kolonlar ile 3'üncü TBMM binasının yapımında kullanıldı. Eskipazar sarı traverten taşı kimyasal yapısı nedeniyle bünyesinde bakteri üretmiyor. Delikli yapısı nedeni ile ıslak zeminlerde kaymayan bir yapıya sahip olan sarı traverten taşı ile ilgili Karabük Ticaret ve Sanayi Odası'nın 24 Mayıs tarihinde Türk Patent ve Marka Kurumu'na başvurusunu gerçekleştirdikten sonra Coğrafi İşaretler ve Geleneksel Ürün Adı bülteninde ilan edildi.
Eskipazar Belediye Başkanı Serkan Civa, sarı traverten taşının Türkiye'nin birçok yerinde kullanıldığı ve dünyanın birçok ülkesine ihraç edildiğini belirterek, "Bizim için bu taşın en büyük özelliği 1947-1954 yılları arasında Anıtkabir'in yapımında kullanılmış olması. Anıtkabir'in yapımında kullanıldığı için de Eskipazar ismi Anıtkabir'de yazıyor. 3'üncü TBMM binasının yapımında da kullanıldı. Amerika, Almanya, Fransa ve Arap ülkelerine yılda 100 konteyner sarı traverten taşı ihracatı yapılıyor. Taş, gözenekli olduğu için kayma yapmıyor. Bizim ilçemizde de bütün kaldırımlarımız bu taştan yapılmış. Kaymıyor ve içindeki minerallerden dolayı sağlık açısından da iyi bir taş. Bir de Eskipazar'ımızın ilk coğrafi işaret alan ürünüdür. Bizim için değerli" dedi. (DHA)
Görüntü Dökümü
----------------------------
-Eskipazar Sarı Traverten taşının yakın plan çekimi
-Taşın geniş plan çekimi
-Eskipazar Belediye başkanı Serkan Civa röportajı
-Taşın ufak parçalara ayrılması
-Taşın kullanıldığı Eskipazar sokaklarındaki kaldırımlar
Haber-Kamera: Murat ÖZELCİ/KARABÜK, (DHA)
======================================
6) HASTALIKTAN ARİ ÇİFTLİKLERİN DESTEKLERLE ÇOĞALMASI HEDEFLENİYOR
İZMİR İl Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Şahin, İzmir'in hastalıktan ari işletmelerde büyükbaş hayvan sayısı ile 2'nci, küçükbaşta 1'inci sırada olduğunu belirtip, "Özellikle ari işletmelerde doğan buzağılara verilen destekler ile ari işletme sayılarının artırılmasının hedefliyoruz" dedi.
Türkiye ekonomisine katkı veren hayvancılıkta, sürdürülebilirliğin sağlanması, halk sağlığının korunması ve insanların sağlıklı gıdaya erişiminin sağlanması açısından hastalıktan ari işletmeler büyük önem taşıyor. Hastalıktan ari işletmelerin sayısının arttırılması ile Türkiye'nin sağlıklı damızlık hayvan varlığının arttırılması, yetiştiricilerin damızlık hayvan ihtiyacını yurt içinden karşılaması, damızlık büyükbaş hayvan ithalatının azaltılması, hayvansal üretimde verimliliğin arttırılması hedefleniyor. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 2024-2028 yıllarını kapsayan 'Hastalıktan Ari İşletmelerin Sayısının Artırılması Eylem Planı kapsamında hastalıktan ari işletme sayısını artırmak ve daha güvenli süt ve süt ürünleri üretmek için hastalıktan ari işletmelere destekler veriyor. İzmir'in önemli bir tarım ve hayvancılık kenti olduğunu dile getiren İzmir İl Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Şahin, "İzmir'de yaklaşık 800 bin başın üzerinde büyükbaş hayvan var var. Bakanlığın en fazla destek verdiği işletmeler hastalıktan ari olanlar" dedi.
'KÜÇÜK ÜRETİCİLERİ ARİ İŞLETME OLMAYA DOĞRU YÖNLENDİRİYORUZ'
İzmir'de 67 büyükbaş, 2 küçükbaş ari işletmemiz olduğuna dikkati çeken Şahin, "Ari işletmelerde yaklaşık 40 bin sağmal büyükbaş hayvan var. Bu hayvanlardan günlük 430 ton civarında süt üretiyoruz. İzmir, büyükbaş ari işletmede mevcut hayvan sayıları ile Türkiye'de ikinci sırada" dedi.
İzmir'de 800 bin civarında ise küçükbaş hayvan olduğuna dikkati çeken Şahin, "Küçükbaş ari işletmelerde İzmir olarak ilk sıradayız. Bu işletmelerdeki 3 bin 200 hayvanın 2 bini sağmal durumda, yaklaşık günlük 3 bin litre süt üretimimiz var. Bu bize bölgedeki hayvancılığın ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha gösteriyor. Desteklerde de önümüzdeki süreç içerisinde küçük üreticilerin de tamamını ari işletme olmaya doğru yönlendirmeye başladık. Yeni destekleme modelleri de insanları ari işletmeye doğru götürecek" diye konuştu.
ARİ İŞLETMEDE DOĞAN BUZAĞIYA İLAVE DESTEK VERİLİYOR
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 2024-2028 yıllarını kapsayan 'Hastalıktan Ari İşletmelerin Sayısının Artırılması Eylem Planı'nı oluşturduğunu dile getiren Şahin, "Eylem planı çerçevesinde de bölgelerdeki işletmelerin hızlı bir şekilde ariye dönüşmesi için çaba sarf ediyoruz. Ari işletmelere verilecek krediler de ciddi anlamda sübvanseler söz konusu. Aile işletmelerinde ari işletmede doğan buzağıya bir önceki desteğe göre 4-5 kat daha fazla destek veriyoruz. Bir ari işletmede doğan buzağıya totalde 10 bin lira civarında destekle başlıyoruz" ifadelerine yer verdi. Şahin, bakanlığın yeni destekleme modelleri ile kaliteli damızlık hayvan üretiminin sağlanması, damızlık hayvan ihtiyacının ülkemizden karşılanması için ari işletme sayılarını arttırmayı hedeflediğini söyledi.
Ari işletmelerde doğan dişi buzağılara temel desteğin yanı sıra ilave destekler verildiğini ifade eden Şahin, "Dişi sperm kullanmışsa, buzağı küçük aile işletmesinde ise farklı desteklemelerle aile işletmelerinin gelirlerinin artırılması ve ari işletmelere olması için yönlendirici destekleme modelleri içerisine girdik" dedi. Ari işletme belgesi olmayan işletmelerin sütlerinin sokakta ya da markette satılmasına izin verilmediğini çünkü izlenebilirliğinin olmadığını belirten Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ari işletmelerde sürecin tamamı kontrolümüz altında."
'ÇİFTLİKLER HASTALIKTAN ARİ HALE GETİRİLMELİ'
İzmir'in Tire ilçesinde 3 bin büyükbaşlık ari işletmesi bulunan Mehmet Doğan (65), üreticilerin bir an önce çiftliklerini, hayvanlarını hastalıklardan ari hale getirmeleri gerektiğini vurgulayıp, "Aksi takdirde hem kendilerinin hem de ülke ekonomisine de ciddi kayıpları olacaktır. O nedenle bir an önce ariliğe geçmelerinde fayda var" diye konuştu. İşletmelerinin 14 yıllık olduğunu dile getiren Doğan, "Açtıktan 1,5 yıl sonra ari işletmeciliğe geçtik. Eğer dış piyasalarda, birinci ligde olmak istiyorsak bilinçli olacağız. Kalibresi ve kapasitesi yüksek, kaliteli üretim yapmak durumundayız. Dış pazarlama anlamında da bu gerekli. Ayrıca kendi vatandaşımızın sofrasına sağlıklı gıdayı sunmamız gerekiyor" dedi.(DHA)
Görüntü Dökümü
-----------------------
- İzmir İl Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Şahin ile röp.
- Tire ilçesinde 3 bin büyükbaşlık ari işletmesi bulunan Mehmet Doğan ile röp.
- Genel ve detay görüntü
Haber: Seza Nur ALPDÜNDAR- Kamera: Gökhan KILIÇ / İZMİR,(DHA)
======================================
7) ANAOKULU ÖĞRENCİLERİNDEN TÜRK HAVA KURUMU'NA ZİYARET
BURSA'da anaokulu öğrencileri Türk Hava Kurumu'nu (THK) ziyaret etti. Öğrenciler hangardaki uçakları yakından görme fırsatı da buldu.
Türk Hava Kurumu Bursa Şubesi'ni ziyaret eden anaokulu öğrencileri, Yunuseli Havaalanı'ndaki hangarda bilgilendirildi. THK eğitimcileri ve öğrencilerinden, uçuş ve uçaklar hakkında bilgi alan öğrenciler, hangarların içerisinde bulunan tek motorlu eğitim uçaklarını inceledi. Öğrenciler uçaklara binerek hatıra fotoğrafı da çektirdi. (DHA)
Görüntü Dökümü
-----------------------
-Anaokulu öğrencilerinin bilgilendirilmesi
-Öğrencilerin tek motorlu eğitim uçaklarını incelemesi
-Genel detaylar
Haber: Yiğithan HÜYÜK Kamera: BURSA, (DHA)
======================================