Yüksek Tat, Düşük Bütçeyle: Ohrid
Makedonya’nın incisi olarak bilinen Ohrid doğası ve kültürel mirasıyla biz gezginleri kendisine hayran bırakıyor. Ayak bastığınız an gecesine ayrı gündüzüne ayrı hayran kaldığınız bu küçük kasaba bizlere bütçe dostu bir tatil imkânı sunarken bir yandan da ruhunuzu dinlendiriyor, bizden söylemesi…
Konaklama ihtiyacınızı karşılayacak geceliği 20 Euroya ferah daireler mi desem, 500 TL’ye devasa menüleriyle eşsiz et lezzetleri mi desem? Sevgili gezginler en iyisi mi sözü fazla uzatmadan detaylara geçeyim…
Nerede Konaklamalı?
Ohrid’i ulaşım konusunda değerlendirecek olursak, her yere yürüme imkânı bulunan gezginler için konforlu bir alana sahip. Bu durum da nerede konaklarsanız konaklayın sizlere oldukça kolaylık sağlıyor. Farklı bütçe gruplarına göre oldukça geniş bir yelpazeye sahip olsa da benim tercihim her zaman olduğu gibi uygun fiyatlı konfordan yana.
Bu konuda yine Booking’den destek alıyoruz. Ben “My Home” adlı kiralık daire ilanını seçmiştir ve kesinlikle tavsiye ediyorum. Ev sahibimiz Elina oldukça yardımsever ve kibar birisiydi. Kiraladığımız evde fırından tutun çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, saç kurutma makinesi, klima gibi tüm ihtiyaçlarınızı karşılayacak ev ürünleri bulunuyordu. Türk Çarşısı’nın biraz ilerisinde bulunan bu ev hem göle hem de merkezi yürüme mesafelerine yakın olmasıyla bizi oldukça da memnun etmişti.
Bu konuda siz değerli okurlarımıza en büyük tavsiyem tutacağınız yer otel her ne tercih ederseniz mutlaka merkezde olsun. Çünkü Old Town bölgesinde de konaklama yerleri bulunuyordu, buralar dik ve yürümesi zor olan bayırlara sahip özellikle vurgulamak isterim…
Nerede, Ne Yenir?
Şimdi sizlere vereceğiniz her kuruşun hakkını veren bir yer önereceğim, hazır mısınız? Türk Çarşısını gezerken enfes lezzetlerinden dolayı kapısında kuyruklar oluşan o yeri göreceksiniz Vkusno Salim Usta. Sizi uyarayım porsiyonları 1 kişi için çok fazla büyük ve fiyata şöyle bir göz atarsak en pahalı yemek 1000 TL’ye karşılık gelen 2000 MKD.
“Şimdi bu mu uygun yani” demeyin. Çünkü bu maksimum ücret ve çok rahat 2-3 kişi doyuyor. Gezimiz sırasında eşim ve ben porsiyon bilgisini bilmeden tam siparişlerden 2 tane verecektik ki burada bulunan bir garson beyefendi bizi uyardı. Söylemeden geçemeyeceğim çalışanları çok misafirperver ve güler yüzlü onlara ayrıca buradan da teşekkür edelim.
Yemekle ilgili eleştirime devam ederken affınıza sığınarak görseli de ekleyeceğim. Görselde göreceğiniz ve “bu nedir” diyeceğiniz sosis inceliğinde etler aslında sucuk. Pek tadı alışık olduğumuz tarzda değil, baharatları biraz daha hafif ayrıca dış bölümü hafif jel gibi ama tabi tadını almıyorsunuz. Genele bakarsak da aslında oldukça lezzetli sadece bize göre şekli ve baharat yoğunluğu farklı. Etler ile ilgili de yorum yapacak olursak, gerçekten çok lezzetli kesinlikle tavsiye ederim. Bir diğer lezzet olarak da dikkatimi çeken patatesler oldu. Şöyle ki tabakta gördüğümde ben de pek bir alaka görememiştim ancak bir patates bu kadar mı lezzetli olur, lezzeti kendini belli ediyor ki organik ürünler. Bunu salatalığından domatesine kadar hepsinde zaten görüyorsunuz. Üzülerek söylüyorum ki çocukluğumun lezzetini hatırladım, çünkü maalesef artık bu organik, işlemsiz ürünlere hasret kaldık…
Her şey iyi hoş derken bizim kültürümüze özgü çay servisini gözümüz aradı, şayet olur da sizin de ararsa boşuna beklemeyin derim. Çünkü burada böyle bir kültür yok, oysa yurdum esnafında öyle mi? Yemekten sonra gelen çay servisleriyle damak tadımızı tamamlarız. As bayrakları as as…
Milli şuurumuzla damak lezzetimizi tamamladığımıza göre ayrı bir damak lezzeti olan burekten bahsedelim. Bu konuda da önereceğim bir mekân var ki başka bir yere gerek yok diyorum daha da sözü uzatmıyorum. Türk Çarşısı’nın sonunda bulunan İzmirli Burek Dükkanı’nda gerçekten İzmirli bir abimizin hazırladığı bureklerin her biri denenmeli. Benim tercihim ıspanaklıdan yana. Türk Çarşısı’nda dilediğiniz her yerde yemek yiyebilirsiniz hepsi helal ürün diye esnaftan duyumlar aldık bu bilgiyi de sizinle paylaşalım.
Bir Balkan Rüyası: Ohrid
Şehri gezmeye, göl kenarındaki eski taş köprüde yürüyerek başlayabilirsiniz. Gölün muazzam sakin suları, çevresindeki dağlarla birleşerek göz kamaştırıcı bir manzara sunuyor. Ohrid, aynı zamanda Bizans döneminden kalma kiliseler ve manastırlarla ünlü. Özellikle Sveti Jovan Kaneo Kilisesi, gölün kenarındaki kayalık bir tepeye konumlanmış ve panoramik manzarasıyla ziyaretçilerini büyülüyor.
Tarihi bir yolculuğa çıkmak isterseniz, Ohrid Kalesi’ne tırmanabilir, şehrin muazzam panoramasını izleyebilirsiniz. Eski şehrin dar sokaklarında gezmek, taş binaların arasında kaybolmak, geleneksel el sanatları dükkânlarını keşfetmek ise size zamanın nasıl geçtiğini unutturacak.
Ohrid’de geçirdiğiniz her an, sizi geçmişle bugünün, doğa ile tarihin büyüleyici bir birleşimiyle tanıştıracak. Balkanlar’ın bu gizli hazinesi, size huzur ve keşif dolu bir deneyim vaat ediyor.
Tarihi miras: Ohrid Türk Çarşısı
Ohrid' in tarihi merkezinde yer alan Türk Çarşısı, şehrin Osmanlı geçmişinin en güzel izlerini taşıyor. Dar, taş döşeli sokakları, rengârenk dükkânları ve geleneksel atmosferiyle, ziyaretçilere zaman içinde bir yolculuk vaat ediyor. Çarşıda yürürken, Osmanlı döneminden kalma eski yapılar arasında el sanatları, gümüş takılar, halılar ve geleneksel hediyelikler satan dükkânlar dikkat çeker.
Türk Çarşısı’nda yürürken, bir yandan geleneksel müzikler duyabilir, bir yandan da çarşının tarihi dokusuna hayran kalabilirsiniz. Özellikle Osmanlı camilerinin ve çeşmelerinin çevresinde şekillenen bu pazar yeri, Ohrid' in ruhunu keşfetmek isteyen gezginler için kaçırılmayacak bir durak.
Sevgili gezgin dostlarım Ohrid maceramızın notlarını sizlere keyifle paylaşmış olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Bir sonraki hesaplı gezi rehberinde buluşmak dileğiyle, hoşça kalın…