Yargı ve Eğitim: Ekonomik Kalkınmanın Gizli Anahtarı Mı?
Ekonomimizdeki zorlu dönemleri aşmak için, devlet politikalarında atılacak en önemli adımlardan biri, güvenilir ve saygı duyulan bir yargı düzeninin kurulmasıdır. Bu adımın ardından ise eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması büyük önem taşımaktadır. Yeniliklere açık, özgür düşünceleri destekleyen bir eğitim sistemi olmadan Türk ekonomisinin kalıcı şekilde düzelmesi pek mümkün görünmüyor. Güçlü ve özgür yargı ve eğitim sistemlerine sahip ülkelerin ekonomilerinin iyi olduğu ve bu ülkelerdeki halkların refah içinde yaşadığı bir gerçek.
Yargı ve eğitim sisteminin özgür olduğu ülkeler arasında Baltık ülkeleri (Finlandiya, Norveç, İsveç, İzlanda), üretim piyasalarına hakim Avrupa ülkeleri (Almanya, Fransa, İtalya) ve teknolojik ürünleriyle öne çıkan Uzak Doğu ülkeleri (Güney Kore, Japonya, Çin) örnek olarak verilebilir. Bu ülkelerin ekonomilerinin başarılı olmasının temelinde, güçlü eğitim sistemleri ve bağımsız yargı düzenlerinin etkisi büyük.
20-25 yıl öncesinde gelir seviyesinde Türkiye'nin gerisinde olan Güney Kore ve Çin, AR-GE (Araştırma-Geliştirme) fonlarına akılcı yatırımlar yaparak büyük reformlar gerçekleştirdi ve ekonomilerini üst sıralara taşıdılar. Bugün, ülkemizde AR-GE harcamalarının yüzde 52,5'i personele harcanmaktadır. 2009 yılında bu pay yüzde 0,80 iken, 2023'te yüzde 1,42'ye çıkmıştır. Ancak, son yıllarda ihracatımızın büyük kısmı orta ve alt teknoloji sınıfındaki ürünlerden (yüzde 62,9) oluşurken, yüksek teknolojik ürünlerin oranı sadece yüzde 3,4 gibi düşük bir seviyede kalmıştır.
Ülkemizin ekonomik olarak iyimser tablolara ulaşabilmesi için, hızla yaşlanan bir nüfusla karşı karşıya olduğumuz şu dönemde, güvenilir bir yargı sistemi içinde özgür, akılcı ve yapay zekaya önem veren genç beyinlerin desteklenmesi büyük önem taşımaktadır. AR-GE kaynaklarını doğru bir biçimde aktarmak, Türk ekonomisini gerçek adımlarla ileriye taşıyacaktır.