Aralık'tan önce 7,8'ler seviyesindeyken, bu büyük bir baskıyla 12'ler seviyesine çıkarılmıştır. Dolayısıyla faizlerde de neredeyse 2-3 katına yaklaşan ciddi bir yükseliş oldu" yorumunda bulunmuştu.

EKONOMİ, 2016'DA TEKNİK RESESYONDAN SIYRILDI

Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, 15 Temmuz 2016 sonrasındaki ilk işlem gününde yüzde 7,08 ile tarihinin en sert düşüşlerinden birini yaşamış ve düşüş eğilimi bir hafta boyunca devam etmişti.

Haftalık bazda yüzde 13,4 değer kaybederek 70.426 puana kadar gerileyen BIST 100 endeksi, başta Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Borsa İstanbul ile ekonomi yönetiminin proaktif adımları sayesinde sonraki haftalarda kayıplarını hızlıca telafi etmiş ve yükselişe geçmişti.

Döviz kurları ve tahvil faizleri ise darbe girişimi sonrasındaki hafta hızlı yükselişe geçse de gerek Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) önlemleri gerekse ekonomi yönetiminin piyasaları sakinleştiren açıklamaları, yatırımcıya güven vererek Türk lirası (TL) varlıklarından kaçışı durdurmuştu.

Türk ekonomisi, 2016'nın 3. çeyreğinde yüzde 0,8 daralsa da 4. çeyrekte tekrar büyüme başarısı göstermiş ve teknik olarak resesyona girmeden darbe girişiminin negatif etkisinden sıyrılmıştı.

Hain darbe girişiminin ardından 2016'nın ikinci yarısında Borsa İstanbul pay piyasalarına alım yapmaya yanaşmayan yabancı yatırımcıların, ekonomi ve para politikasında sağlanan güvenle 2017'de güçlü bir şekilde hisse alımına geçtiği ve yılı 1 milyar 781 milyon dolarlık net alımla tamamladıkları görüldü.

PİYASALAR DARBE GİRİŞİMİYLE ZORLUK YAŞADI

2016 yılında FETÖ'nün hain darbe girişimi sonrası piyasalar bir anda artan risk algısı sebebiyle zorlu bir döneme girdi. Ülkede yaşanan olağanüstü durum sebebiyle artan riskler, ekonomik göstergeleri negatif yönde etkilemiş, bunun ilk emareleri de döviz kuru üzerinde görülmüştü.

14 Temmuz 2016'da günü 2,8778'den kapatan dolar/TL, 15 Temmuz'daki FETÖ'nün hain darbe girişiminin basına yansıması sonucu yurt dışı piyasalarda satış ağırlıklı bir seyir izleyerek yüzde 5,1'lik artışla 3,0250 seviyesine yükselmişti.

Araya giren hafta sonu sebebiyle uluslararası piyasaların kapalı olması ve darbe girişiminin kısa sürede bastırılması, göstergelerin daha da kötüleşmesini engelleyen unsurlar olmuştu.

Hain FETÖ darbe girişiminin büyük oranda bastırıldığı pazartesi günü, BIST 100 endeksi, 15 Temmuz cuma günkü kapanışa göre günü yüzde 7,08 düşüşle 76.957,61 puandan günü tamamlamıştı. Haftanın devamında da düşüş eğilimini sürdüren endeks, haftayı yüzde 13,39'luk değer kaybıyla kapatmıştı.

"DARBE GİRİŞİMİNİN FATURASI 400 MİLYAR DOLARI AŞTI"

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sefer Şener, darbenin, ülke ekonomisine doğrudan maliyetinin yaklaşık 160 milyar dolar, dolaylı maliyetinin ise çok daha fazla olduğuna dikkati çekti.

Darbe girişiminin kişi başı maliyetinin 2 bin doları geçmiş olabileceğini, ülke ekonomisine dolaylı maliyetinin ise toplamda 400 milyar doları aştığını belirten Şener, darbe girişimiyle birlikte kredi derecelendirme kuruluşlarının hızlıca not indirimine gittiklerini ancak darbe sonrası ekonomide yaşanan hızlı toparlanma sayesinde bu indirimlerin gerekli olmadığını savundu.

Şener, darbe girişimi sonrası süreçte yaşananlarla birlikte Türkiye'ye doğrudan yabancı sermaye girişlerinde gözle görülür bir yavaşlama yaşandığını ifade ederek, 2016'da 16 milyar dolar olan bu tutarın 2019'da 8,6 milyar dolara kadar gerilediğine işaret etti.

Darbe girişimi nedeniyle doğrudan yabancı sermaye girişlerinin azalmasının da etkisiyle kişi başına düşen milli gelirde gerileme yaşandığını kaydeden Şener, 2013'te 12 bin 582 dolara ulaşan kişi başına gelirin darbe girişimi ile birlikte 2020 yılına gelindiğinde 8 bin 600 dolara kadar indiğini ancak 2023 yılına gelindiğinde 13 bin 243 dolar seviyesine tekrar ulaşılabildiğini bildirdi.

KÜMÜLATİF ZARAR HESAPLANANDAN ÇOK DAHA FAZLA

Kümülatif olarak büyüme süreci göz önüne alındığında geçen yıl yaklaşık olarak 19 bin 600 doları aşması hedeflenen kişi başına gelirin, 13 bin dolar civarında kaldığını vurgulayan Şener, "Darbe süreci, sadece kişi başına gelir kayıpları açısından 10 yıllık bir zaman kaybına yol açmıştır." dedi.

Şener, 2015 yılında 19,3 milyar dolar olan doğrudan yabancı yatırımların darbe girişimi ile birlikte 2020'de 7,7 milyar dolar seviyesine kadar düştüğüne işaret ederek, geçen yıl ancak 10,7 seviyelerine ulaşılabildiğini söyledi.

Şener, "Darbe girişimi, Türkiye'nin yatırım çekme potansiyelini ve yatırım imajını ciddi anlamda zedelemiştir" ifadesini kullandı.

Merkezi yönetim bütçe açığının GSYH'ye oranının 2015 yılında yüzde 1 civarında gerçekleştiğini, 2020'de bu oranın yüzde 3,2 seviyesine yükseldiğini dile getiren Şener, FETÖ darbe girişiminin ülke ekonomisinde verimliliği düşürdüğünü, maliyetleri artırdığını belirtti.

Kredi derecelendirme kuruluşlarının not indirimlerine Türkiye'nin gri listeye alınması da eklenince ülkenin uluslararası düzeyde ekonomik imajının zayıfladığını aktaran Şener, darbe girişiminin kurumlar ve çalışanlar üzerindeki dejenerasyon etkisi de düşünüldüğünde Türkiye'ye ekonomik maliyetinin çok daha yüksek düzeyde olduğunu söyledi.